Atatürk iyi eğitim almış bir kişidir. Bazı kesimler onun dinsiz ve dine zarar verdiğini söylemektedir bunlar asılsızdır.
Mustafa Kemal Atatürk' ün  Islam dinine çok büyük katkıları olmuştur.Atatürk dini kullananları cezalandırmıştır ve dinini siyasete karıştırmamıştır. Mustafa Kemal bir sözünde 
" Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir.
Âdetâ halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır." demiştir.

Mustafa Kemal Atatürk Kur'an-ı Kerim i türkçeye çevrilmesi için emir vermiştir. Atatürk bir sözünde"Âhiren Kur'ân'ın tercüme edilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. Muhammed'in hayatına âit bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim. "demiş ve dine karşı olmadığını sadece dini paraya dönüştüren düşmanlardan dinin korunlması gerektiğni vurgulamıştır. Peki kimdi bu düşmanlar? Kurtuluş savaşı sırasında Anadolu’da on binlerce mehmetçik vatanı için şehit olurken Yunan ordusu için halife ordusu diyen, Anadolu hareketini islam karşıtı ilan eden, Atatürk ve silah arkadaşları için ölüm fetvaları yayınlayan, sarıklı şeytan uşakları ve onların yobaz zihniyetiydi.

Atatürk Hz.Muhammed(sav) hakkında ise "Peygamber Efendimiz Hazretleri, Tanrı tarafından insanlara gerçekleri bildirmekle görevlendirilmiş ve elçi olmuştur. İnsan yaşayışını düzenleyen temel kurallar hepinizce bilindiği üzere Yüce Kur’an’daki yazılı buyruklardır. İnsanlara doğruluğun özünü vermiş olan dinimiz, son dindir,en eksiksiz dindir." demiştir.(Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri , C.II, s.94)
Mustafa Kemal 'in Ramamzan ayına köşkte ramazan boyunca Kur'an okutarak değer verdiği: Atatürk’ün Ramazan aylarında Kur’an okuttuğunu 15 yıl boyunca Atatürk’ün yanında olan Riyaset-i Cumhur orkestra şefi ve özel hafızı Yaşar Okur şöyle anlatmaktadır :
“… Ramazanların Atam için çok büyük bir önemi vardı. Ramazan gelir gelmez ince saz heyeti Çankaya Köşkü’ne giremezdi. Kandil Geceleri de saz çaldırmazdı. Sadece beni huzurlarına çağırır, Kuran’ı Kerim’den bazı sureler okuturdu. Ben okurken gözleri bir noktaya takılır, derin bir huşu içinde dinlerdi. Ruhunun çok mütelezziz olduğu her halinden anlaşılırdı.Ramazanlarda bir ay müddetle Hacı Bayram-ı Veli ve Zincirlikyu camilerinde şehitlerin ruhuna Hatim-i Şerif okumamı emrederlerdi. O günlerde civar kasaba ve köylerden gelenlerle cami hıncahınç dolardı…” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi, İstanbul, 1977, c. 5, s. 1516)
Ramazan aylarına büyük değer veren Atatürk, 1932 yılının Ramazan ayında 3 Şubat 1932 Kadir gecesi Ayasofya camiinde Hafız Yaşar ve memleketin en ünlü hafızlarına mevlid okutturmuştur.  

Atatürk İslam için "bizim dinimiz" ve "büyük dinimiz" gibi ifadeler kullanmıştır.Ayrıca Kur'an için "şanı büyük" ve "en eksiksiz kitap", Muhammed için "peygamberimiz efendimiz hazretleri" ve "Allah'ın birinci ve en büyük kulu" demiştir.1922 ve 1923'te yaptığı iki konuşmada "Allah birdir, büyüktür." demiştir. 1923 yılında kendisine armağan olarak Kur'an gönderilmesine "Bence kıymetini takdire imkân olmayan bu hediyeyi, en derin ve hürmetkâr din duygularımla muhafaza edeceğim." sözüyle teşekkür etmiştir.
Mustafa Kemal dini vicdani bir mesele olarak görmüş ve herkesin istediği dine inanabilceğini söylemiş ve "Türkiye Cumhuriyetinde herkes Allah’a istediği gibi ibadet eder. Türkiye Cumhuriyetinin resmi dini yoktur."demiştir.

Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Ali Güler; Ben Nahl Suresi 32'inci ayet ve Vakıa Suresi 91, 92'inci ayetlerde anlatılan inançlı bir insanın ölüm anının gerçekleştiğine inanıyorum. Kuran-ı Kerim'de anlatıldığı gibi Atatürk'ün ruhunu almaya gelen Azrail'e selam verdiğini düşünüyorum." demiştir.
Mustafa Kemal Atatürk ün son sözü aleyküm selam dır.
Sonuç olarak;
Atatürk’ün din konusunda anlattığımız fikirleri ve uygulamaları onun Allah’a, Peygamber’e, Kur’an’a inanan samimi bir müslüman olduğunu göstermektedir. O, dinin özüne ve aslına bağlıydı. Bid’atlere, hurafelere, dinin menfaat ve siyaset çıkarlarına alet edilmesine karşıydı.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.